"Sıcak Nal" kapıya asılmaz!


İki Aylık Edebiyat Dergisi

4 Kasım 2011 Cuma

"Köpekdişi"nizle Oynamayın, Sallanır



İbrahim Halaçoğlu
Sıcak Nal, Ocak-Şubat 2011, sayı 6.


Oyun yaratmak için normu dönüştürmek gerekir.
Oyun sahasında çimler siz ne renk isterseniz o renk çıkar.
Her şey hazır olunca oyun başlar.
Katılmanın ilk şartı kuralları kabul etmektir.

Giorgos Lanthimos’un 2009 yapımı filmi Köpek Dişi (Kynodontas), selüloidin içine çok katmanlı bir oyun kodluyor. Beş tane asal oyuncu var: baba, anne, kız, diğer kız ve oğlan. Oyunu anne ve baba açıklanmayan bir sebepten dolayı tasarlamışlar. Çocukları korumaya çalıştıklarını sezilebiliyor. Temel prensibi çocukları ergenliklerine hapsetmek olan bir oyun. Şehir dışında, bahçeli ve havuzlu büyük bir evde yaşayan üç çocuklu bir aile. Evin etrafı yüksek duvarlarla çevrili. Her gün yapılması gereken idmanlar, çözülmesi gereken matematik problemleri, içilmesi gereken portakal suları var. Çocuklar büyük ihtimalle doğduklarından beri sadece bu evin içini görebilmişler. Televizyonun yalnızca aile videolarını izlemeye yaradığını sanıyorlar. Frank Sinatra’nın Fly me to the Moon yorumu ünlü bir şarkıcının performansı değil, büyükbabalarından gelen sevgi dolu bir mektup gibi sunuluyor onlara. Uslu dururlarsa ya da performans ödülü olarak verilen çıkartmalardan yeterince toplayabilirse, havada uçarken bahçelerine düşen uçakları hak edebileceklerini biliyorlar. O uçaklar binlerce fit yukarıdayken ne kadar küçük görünüyorlarsa bahçeye düşmüşken de o kadar küçükler. (Perspektif kodu çocukların kafasına boş küme olarak girilmiş.) Dışarıda hayat, evet, var. Hatta çocukların şimdiye kadar hiç görmedikleri ağabeyleri dışarıda, bahçe duvarının ardında yaşıyor. Onlar dışarı çıkabilirler mi? Hayır. Hiç mi? Köpek dişleri düşerse eğer, çıkabilirler. Araba sürebilirler mi? Hayır. Hiç mi? Düşen köpek dişleri geri çıkarsa eğer, sürebilirler.


Peki Köpek Dişi’ndeki zulüm nereden kaynaklanıyor?

Oyun, çocukların haberi yokken oluşturulmuş ve oyunun içine mecburen çekilmiş olan çocuklar ‘dönüşmüş’ olanı norm sanıyorlar. Katılımcıların herbirinde olması gereken rıza ve konsensus bu oyunda eksik. Anne ve baba kuralları koyan oyuncular olarak oyunun yaratıcısı olmakla kalmayıp, kuralların dışını gizleyenler olarak da Köpek Dişi evreninin hakimi olmuşlar. Johan Huizinga, Homo Ludens’te oyunun ne olduğunu tanımlarken ilk önce uyulması gereken kurallara, sonra da finale dikkat çeker ve ‘her oyun biter’ der. Oyun bitmezse hayatın kendisine dönüşür çünkü. Köpek Dişi’ndeki oyun bitmemek üzere tasarlanmış ve kendi dışındaki her parçayı yutup kendileştiren bir canavar gibi işliyor. Bu yüzden çocuklar yanlışlıkla oyunun parçası olmayan kelimelere maruz kalırlarsa, o kelimeler kurucular tarafından tekrar tanımlanmak zorunda. Film/Oyunun biz izleyenler için başladığı an da bu açıdan çok önemli. Oyunun dışındaki elemanlar olarak önce umursanmıyoruz (ilk on dakika çocukların annenin sesinden bir eğitim kasedi dinleyip ‘deniz’in rahat bir koltuk, ‘seyahat’in yer kaplama malzemesi, ‘otoban’ınsa sert esen bir rüzgar türü olduğunu öğrenmesiyle geçiyor) sonra da canavarın bizi ısırmasına izin veriyoruz. İzleyici bunu film/oyun davetkar olduğu için yapmıyor; aksine, Lanthimos’un filmciliğindeki mesafesi ve bu mesafedeki hayvancıl iştah, izleyiciye uzaklığı sıfırlayabilme şansı tanıyor, böylece filmin ilk 10 dakikasında verilen davetiyeye evet diyebilen izleyeyici kendi rızasıyla oyuna dahil oluyor.

Oyun güç topluyor.

Anne ve babanın kurguladığı, çocukları mecburi katılımcı yaptıkları ve izleyiciyi kalın bir hortumla içine çektikleri oyun güçlendikçe ve bitmedikçe -Huizinga’nın deyimiyle ‘hayat’laştıkça- hata verdiğinde bile devam eden bir yazılıma dönüşüyor. Açıklanmayan bir sebepten dolayı bu çocukları dışarı çıkarmaya asla razı gelmeyecek olan anne-baba, çocukların en azından görebildikleri kadarını bile isteme ihtimallerini göz önünde bulundurarak ‘dışarı’yı bir terbiye aleti olarak kullanıyorlar. Çocukların hiç görmedikler ağabeyleri dışarı çıkabilmiş; bu, bir gün onlar da çıkabilecekler demek. Buna gerçekten inanan ve dışarıdaki ağabeyi takıntı haline getiren çocukları yatıştırmanın tek çaresi ağabeyi öldürmek. Baba, ağabeyin katilinin çocuklara ‘dünyadaki en vahşi yaratık’ olarak tanıttığı yavru kedi olduğunu söylüyor. Çocuklar kediyi görünce titriyorlar. Ağabey artık ölü. Yeni kod: Kedi çok güçlü ve çok kötü. Gecenin bir yarısı kızlardan biri uyuyan erkek kardeşe çekiçle vurunca ev ahalisi uyanıyor. Hesap soran babaya kızın cevabı hazır: ‘Gözlerimle gördüm, korkunç bir kedi elinde bir çekiçle geldi ve abime vurdu. Sonra da bahçeye kaçtı’. Kendi yarattığı ve hata veren dünya tarafından yutulan baba sesini çıkaramıyor. Zulüm görenler artık sadece çocuklar değil, aynı zamanda anne-baba. Bu oyunun tek galibi yine oyunun kendisi. Bunun altı finalde daha da fazla çiziliyor. Dışarıdaki uyarıcılara en fazla maruz kalan büyük kız kardeş (erkek kardeşin seks yapması için eve getirilen kadından gizlice aldığı Jaws ve Rocky filmlerini izlemesiyle ve adını köpekbalığı Bruce olarak değiştirmesiyle oluyor bu) köpek dişinin sallandığına ve düşmek üzere olduğuna inanıyor. Aynı gece aynaya bakarak köpek dişini kıran büyük kız, ağzından akan kanlar geceliğini sızarken ana bahçe kapısını büyük bir güvenle açıp dışarı çıkıyor. Kendini tek bildiği yer olan araba bagajına kilitliyor. Kızın yokluğunu fark eden aile bireyleri, araba bagajına bakmayı akıl edemedikleri için onu bulamıyorlar. Oyun daha da güçleniyor. Ertesi gün babanın işe gitmesiyle ‘dışarı’ya tam olarak çıkabilen büyük kız büyük ihtimalle araba bagajında kan kaybından ve havasızlıktan ölmüş durumda. Oyunun hayat boyu katılımcısı büyük kız ‘dışarı’da nefes alamıyor. Oyun son haddinde güçlü.

Köpek Dişi’nde ensest var mıydı?

Oyuna ara sıra dahil olan altıncı katılımcı, babanın iş yerindeki güvenlik kulübesinde çalışan ve eve, erkek kardeşin seks ihtiyacını karşılamak için gelen kadın. Kadın büyük kıza Jaws ve Rocky filmlerini vererek büyük bir kural ihlali yapınca baba tarafından kafasına yediği ciddi bir darbeyle cezalandırılıyor ve otomatik olarak diskalifiye oluyor. Erkek kardeşin seks problemi artık oyunun asal katılımcılarıyla çözülmek zorunda. Anne ve babanın büyük kızla erkek kardeşi aynı yatağa sokmaktan başka çareleri yok. Grafik bir sevişme sahnesiyle iki kardeş düzüşüyorlar. Buna oturduğumuz koltuklardaki bizlerden tutun, anne-babaya ve bu düzüşme deneyimini bizatihi yaşayan iki kardeşe kadar hiç kimse ensest diyemez. Ensest, aynen perspektif gibi kodları oyunda mevcut olmayan bir olgu. Köpek Dişi’nin dünyasında pornografiyi ve dolaylı olarak yasağı oluşturan ögeler nelerdir peki? Anne ve babanın yatak odasındaki gizli telefon, Jaws ve Rocky oyunun en pornografik elemanlarıdır diyebilir miyiz? Oyunun dışındaki dünyada bulunduğu bağlamdan koparılıp pornolaştırılan bu alelade elemanların katılımcıları ayarttığına ya da yozlaştırdığına kim karar verecek? Motivasyonlarının kaynağını hiç bilmediğimiz anne ve baba mı? Tıkladığımız internet sitelerine engellenen erişim, köpek dişlerimizi çekip kopartınca mana ve serbesti kazanacak mı? Filmin bir anında küçük kızın anneye ‘Am ne demek?’ diye sorduğu sahnenin bir izdüşümü gibi, yasaklanan kitapların tekrar dolaşabilmeleri için dipnotlarda ‘Am büyük bir lambadır. Cümle içinde kullanmak gerekirse: Am söndü ve ev koca bir karanlığa gömüldü’ yazmamız mı gerekecek? Pornografik olduğu için sakıncalı bulunan kitaplar, filmler ve siteler karanlıkta beklerken gazetelerdeki cinayet haberlerinin detaylarında pornografinin ışıkları yanıyor. Doğru tarif için kaç litre kan, kaç çeşit silah, nasıl bir taciz şekli gerektiği tekrarlarla pekiştiriliyor. Köpek Dişi evreninin dışında da yasak isim değiştirerek sızıyor, ekranlarda Jaws tekrar tekrar dönerken bakmak zorunda kalıyoruz.Filmin söylemeye çalışmadan gösterdikleri bu noktada önem kazanıyor. Hava geçirmez yasak kasası delindikten sonra sızdırmaya başlıyor. Lanthimos deliği açmak için sivri bir köpek dişi kullanıyor. Filmin evreninin kanıtladığı şey net: açtığınız delikler sizi dışarı doğru üflemezse oyun devam ederken siz de ölürsünüz.

Hem Huizinga’ya kulak vererek, sallanan kuyruklarımızla sonu gelen oyunlar oynadığımız, hem de Kynodontas’tan imrenerek çekip koparttığımız köpek dişlerimizle dışarı çıkıp her şeye baktığımız günleri düşlerken dilimle sağ köpek dişimin sivri ucuna dokunuyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder